Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku Anabilim Dalı Başkanı ve Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakemi Prof. Dr. Rauf Karasu, sigorta tazminatları için getirilmesi düşünülen “tahkim şartı arabuluculuk” düzenlemesi ile ilgili bir yazı kaleme aldı.
Yapılması düşünülen düzenleme ile sigorta tazminatlarında geçerli olan dava şartı arabuluculuk Sigorta Tahkim Komisyonuna başvuru için de geçerli olacak
Sigortacılık Kanunu’nun 30. Maddesine eklenecek bir hükümle Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurmadan önce arabulucuya başvuru şartı getirilmesi düşünülmektedir. Kanun değişikliği gerçekleşirse arabuluculuğa başvurmadan Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurulması halinde başvuru değerlendirmeye alınmayacaktır.
Sigorta uyuşmazlıklarında arabuluculuk ücreti sigorta şirketi tarafından ödenecektir. Ancak tahkim yargılaması sonunda sigortalının haksız çıkması halinde sigorta şirketi tarafından ödenen ücret sigortalıdan tahsil edilecek.
Arabuluculuk şartının diğer Kurumsal Tahkim Merkezlerine başvuru için önerilmezken sadece Sigorta Tahkim Komisyonuna başvuru için önerilmesi büyük bir çelişkidir.
Yapılması düşünülen düzenleme ile zaten alternatif bir uyuşmazlık çözüm yolu olan Sigorta Tahkim Yargılamasına başka bir alternatif uyuşmazlık çözüm yolu olan arabuluculuğa başvuru zorunluluğu getirilmektir ki, böyle bir uygulama dünyanın hiçbir ülkesinde bulunmamaktadır.
Avrupa Birliği, Sigorta Tahkim Komisyonunu çok başarılı bularak diğer ülkelerin örnek almasını önermiştir. Ancak yapılması düşünülen yeni düzenleme ile Sigorta Tahkim Komisyonu örnek olma vasfını yitirecektir. Zira yeni düzenleme ile Sigorta Tahkim Yargılaması daha fazla maliyetli olacak ve sigortalıların/zarar görenlerin alacağına kavuşma süresi uzayacaktır. Sigorta Tahkim Komisyonuna başvuran bir sigortalı/zarar gören mevcut düzenlemede alacağına 3 ila 6 ay arasında bir sürede kavuşurken, yeni düzenleme ile birlikte sigortalının /zarar görenin alacağına kavuşma süresi, arabuluculuk sürecinde geçecek 4 veya 5 ay gecikmeyle, 8 ila 11 ay olacaktır.
Dikkate alınması gereken bir husus da tahkim öncesi arabuluculuğa başvuru şartı sadece Sigorta Tahkim Komisyonuna başvuru için getirilmektedir. Örneğin bir sigortalı veya zarar gören sürekli iş göremezlik tazminat alacağı için arabuluculuğa başvurmadan doğrudan Sigorta Tahkim Komisyonuna başvuru yapamazken, Sigorta Tahkim Komisyonu gibi kurumsal bir tahkim olan İstanbul Tahkim Merkezi (İSTAC) veya Ticaret ve Sanayi Odalarının Tahkim Komisyonlarına doğrudan başvurabilecektir. Aynı tür uyuşmazlıkların çözümü için kurumsal tahkim kurumları arasında farklı uygulamalar önermek büyük bir çelişkidir.
Tahkim ve arabuluculuk birbirinin iş yükünü azaltmak için değil mahkemelerin iş yükünü azaltmak için kurulmuştur.
Sigorta Tahkim Komisyonu yılda yaklaşık 600 bin uyuşmazlığı 3 ay gibi kısa bir sürede dava açılmasına gerek kalmaksızın çözmektedir. Bu kadar kısa bir süre içinde çözülen bir uyuşmazlığın bir de arabuluculuğun önüne getirilmesini zorunlu kılmanın neye hizmet edeceği anlaşılamamaktadır.
Dava şartı arabuluculuğun getirilmesinin amacı yargının iş yükünü azaltmak ve vatandaşların haklarına daha erken kavuşmasını sağlamak olduğuna göre, tahkim şartı arabuluculuğun getirilmesinin amacı acaba nedir diye sorulduğunda hiçbir cevap verilememektedir. Zira Sigorta Tahkim Komisyonu da zaten arabuluculuk gibi alternatif bir uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Tahkim ve arabuluculuk birbirinin iş yükünü azaltmak için değil mahkemelerin iş yükünü azaltmak için kurulmuştur. Nitekim haklı bir gerekçe bulunamadığı için taslak madde metninin gerekçesinde sadece kanun metni tekrar edilmiştir.
Sigorta uyuşmazlıklarından doğan alacak ve tazminat talepleri arabuluculuğa uygun değildir
Trafik kazası ve diğer haksız fiiller nedeniyle mağdur olan kişilerin zararlarının tazminine ilişkin davaların bir an önce sonuçlanması çok önemlidir. Haksız fiil sonucu sakat kalarak çalışma gücünü kaybeden, ekonomik geleceği sarsılan, ölüm nedeniyle desteğini kaybeden kişilerin uzun süren yargılamaların sonucunu beklemeye tahammülleri yoktur. Bu nedenle uzun süren davalara alternatif olarak Sigorta Tahkim Komisyonu kuruldu. Tahkim şartı arabuluculuğun getirilmesi bu amaçla bağdaşmaktadır.
Ayrıca sigorta uyuşmazlıkları nedeniyle tazmini talep edilen zararların miktarı sigortalı veya tazminat alacaklısı tarafından önceden tespit edilememekte, ancak yargılama sırasında bilirkişi aracılığıyla tespit edilebilmektedir. Örneğin bir trafik kazası sonucunda malul kalan bir kişi sürekli ve geçici iş göremezlik zarar miktarını, trafik kazası sonucu ölen desteğini kaydeden kişi destekten yoksun kalma zarar miktarını, trafik kazası sonucu aracında hasar ve değer kaybı oluşan kişi hasar ve değer kaybı bedelini, özel ve teknik bir hesaplama yapılmadan tespit edemez. Bu nedenle zarar görenler arabuluculuk görüşmelerinde sigorta şirketi ile hangi miktar üzerinde anlaşması gerektiğini bilemez. Nitekim bu tür tazminat alacakları Sigorta Tahkim Komisyonuna yapılan başvurular ve mahkemelere açılan davalar belirsiz olarak açılmaktadır. Yargıtay da istikrar kazanmış kararlarında bu tür davaların belirsiz alacak davası olarak açılabileceğine belirtmiştir. Sigorta şirketleri kendi aktüer ve eksperleri ile kolay bir şekilde zararları tespit ederek arabuluculuk görüşmelerine bilinçli olarak katılırken, sigortalılar/zarar görenler tazminat miktarını bilmeden görüşmelere katılacaktır. Dolayısıyla arabuluculuk görüşmelerinde zarar görenlerim hak ettiği tazminat miktarından daha az bir tazminat miktarına razı olması kuvvetle muhtemel olacaktır.
Daha önceden yaptığımız değerlendirmede tahkim şartı arabuluculuğun getirilmesinin Devlete ilave bir mali yük getireceğini dile getirmiştik. Yapılması düşünülen son değişiklik ile bu yük bu defa sigortalıya yükletilmektedir.
Sigorta tazminat alacakları için Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurmadan önce arabuluculuğa başvuru şartı getirilmesi halinde yılda 600 bin sigorta uyuşmazlığının arabulucuların önüne gelmesi demektir ki, bunun da Devlete çok önemli ilave mali yük getireceğini belirtmiştik. Zira arabuluculuk görüşmelerinin ilk 2 saatinin ücretini Devlet karşılamaktadır.
Yeni düzenlemede ise arabuluculuk ücretleri arabuluculuk aşamasında sigorta şirketleri tarafından ödenecek, ancak arabuluculukta anlaşmaya varılamaması ve Sigorta Tahkim Komisyonuna yapılan başvurunun reddi halinde yargılama masrafları yanında arabuluculuk masraflarını da sigortalı/zarar gören ödemek zorunda kalacaktır. Başvurusu red edilen tarafın yargılama masraflarını ödemesi tabii karşılanabilir. Ancak burada anormal olan sigortalı doğrudan Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurma hakkına sahipken, onun öncesinde arabulucuya başvurmak zorunda bırakılması, dolayısıyla gereksiz masrafları ödemek zorunda kalmasıdır. Doğrudan Tahkim Komisyonuna başvurduğunda başvurunun reddi hakinde sadece tahkim masraflarını ödeyen sigortalı yeni düzenleme ile arabuluculuk masraflarını da ödemek zorunda kalmaktadır.
Sigorta Tahkim Komisyonuna başvuru öncesi arabuluculuğa başvuru zorunluluğunun getirilmesi 4. Yargı Reformu Strateji Belgesi’ne aykırı olur
“Hedef 4.4 Arabuluculuk ve tahkim kurumunun etkinliği artırılacaktır.
Söz konusu hedeflere uygun olarak yeni kurumsal tahkimlerinin kurulması ve tahkimin etkinliğinin artırılması beklenirken, tahkim şartı arabuluculuk ile bu amaca açıkça aykırı düzenlemeler düşünülmektedir. Zira yukarıda belirttiğimiz üzere tahkim şartı arabuluculuğun getirilmesi halinde kurumsal tahkimin etkinliği azalacağı gibi vatandaşlar haklarına daha geç kavuşacaktır.
Sigorta Tahkim Komisyonuna başvuru öncesi arabuluculuğa başvuru zorunluluğunun getirilmesi Anayasa’ya aykırı olacaktır
Dikkate alınması gereken bir husus da, sigorta tazminatları bakımından zarar görenlerin önünde zaten yasal zorunlu bir alternatif uyuşmazlık başvuru yöntemi bulunmaktadır. Şöyle ki; 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu Madde 30/13 uyarınca “Sigorta Tahkim Komisyonuna gidilebilmesi için, sigortacılık yapan kuruluşla uyuşmazlığa düşen kişinin, uyuşmazlığa konu teşkil eden olay ile ilgili olarak sigortacılık yapan kuruluşa gerekli başvuruları yapmış ve talebinin kısmen ya da tamamen olumsuz sonuçlandığını belgelemiş olması gerekir. Sigortacılık yapan kuruluşun, başvuru tarihinden itibaren onbeş iş günü içinde yazılı olarak cevap vermemesi de Komisyona başvuru için yeterlidir.”
Ayrıca 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu Madde 97 uyarınca, “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.”
KTK m. 97 ve SK m. 30 uyarınca, dava ve tahkim yoluna gitmeden önce sigorta şirketine başvurma ve bu başvuru sonrasında 15 gün bekleme zorunluluğu, alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinden olan MÜZAKERE yönteminin zorunlu hale getirilmesi biçimidir. Yani sigorta tazminatları bakımından zarar görenlerin önünde zaten halen yasal zorunlu bir alternatif uyuşmazlık başvuru yöntemi bulunmakta olup ikinci bir alternatif uyuşmazlık çözüm yoluna başvuruyu zorunlu kılmak kabul edilemez.
Nitekim Yargıtay da haklı olarak Tahkime gitmeden önce sigortacıya başvuru zorunluluğu ve 15 günlük zorunlu bekleme/anlaşma süresinin verilmiş olmasını tek başına bir alternatif uyuşmazlık çözüm yolu olarak kabul etmiştir.
Yrg 4. HD, 20.01.2022 T., 2021/14429 E., 2021/5729 K.
“2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. Maddesi ile davaya ve Tahkime gitmeden önce sigortacıya başvuru zorunluluğu ve 15 günlük zorunlu bekleme/anlaşma süresi verilmiş olması, tek başına zaten bir alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemi niteliğindedir. 97. madde varken zorunlu arabuluculuğa gidilmesi aranamaz. “
Hatta Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin Resmi Gazetede yayınlanan (20 Şubat 2025, sayı 32819) kararında aynı gerekçelerle sadece Sigorta Tahkim Komisyonuna başvururken değil aynı zamanda mahkemelere dava açamadan önce de arabuluculuğa başvurunun aranmaması gerektiği belirtilmiştir.
Neredeyse arabuluculuk süresi kadar kısa bir sürede yargılama yapan Sigorta Tahkim Komisyonu varken neden hak sahipleri arabuluculuğa başvurmak zorunda kalsın. Ayrıca sadece uyuşmazlıkların kısa sürede çözümlenmesine değil aynı zamanda adil yargılanma hakkının tesisine de büyük imkanlar sunan Sigorta Tahkim Komisyonunun bu fonksiyonuna zarar verici düzenlemelerden kaçınılmalıdır.
Dava şartı arabuluculuk gibi tahkim şartı arabuluculuğun getirilmesi halinde, zarar görenlerin haklarının elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacağından bu yönde yapılacak bir yasal düzenleme Anayasa’da güvence altına alınan hak arama özgürlüğünü sınırlamış olur.
SİGORTA
6 saat önceSİGORTA
13 saat önceTÜKETİCİ KÖŞESİ
2 gün önceTÜKETİCİ KÖŞESİ
2 gün önceTÜKETİCİ KÖŞESİ
2 gün önceTÜKETİCİ KÖŞESİ
2 gün önceTÜKETİCİ KÖŞESİ
2 gün önceTÜKETİCİ KÖŞESİ
2 gün önceTÜKETİCİ KÖŞESİ
2 gün önceSAĞLIK
2 gün önceSigorta Güncel Sigorta Şikayet Güvence Haber Hasar Onarım Insurance News Ajans Sigorta Sigorta Kampanya Sigorta Ajansı Sigorta Sondakika Insurance News