Son yıllarda gerek Türkiye’de gerekse dünyada, kurgulanmış kazalar, abartılmış hasarlar, sahte belgeler ve organize dolandırıcılık ağları nedeniyle sigorta şirketlerinin ciddi maliyetlerle karşı karşıya kaldığına dikkat çeken Koru Sigorta Genel Müdürü Kasım Yılmaz, bu noktada, teknolojinin sunduğu kayıt ve gözetim sistemlerinin devreye girerek sigortacılığı ‘kanıta dayalı güvenceye’ dönüştürdüğünü belirtti.
Sigorta suiistimali hakkında değerlendirmelerde bulunan Koru Sigorta Genel Müdürü Kasım Yılmaz, “Sigortacılık sistemi, riskin paylaşımı temelinde çalışıyor. Bu sistemde hem bireyler hem de kurumlar, öngörülemeyen zararlara karşı kendilerini koruma altına alıyor. Ancak bu yapı, yalnızca sözleşmelerle değil, büyük ölçüde güvene dayanıyor. Ne var ki bu güven zamanla bazı kötü niyetli aktörler tarafından suistimal edilebilmekte ve sektör, özellikle oto sigortaları alanında ciddi zararlara uğramakta. Son yıllarda gerek Türkiye’de gerekse dünyada, kurgulanmış kazalar, abartılmış hasarlar, sahte belgeler ve organize dolandırıcılık ağları nedeniyle sigorta şirketleri ciddi maliyetlerle karşı karşıya kalıyor. Bu noktada, teknolojinin sunduğu kayıt ve gözetim sistemleri devreye girerek sigortacılığı ‘kanıta dayalı güvenceye’ dönüştürmektedir. Araç içi kameralar, çevresel güvenlik kameraları ve devletin MOBESE sistemleri, sadece olayları değil, gerçekleri kayıt altına almaktadır” ifadelerine yer verdi.
SİGORTA SUİSTİMALİNİN BÜYÜYEN EKONOMİSİ
Sigorta suistimalinin artık münferit bir etik sorun değil, küresel ölçekte etkisi olan bir ekonomik tehdit haline geldiğini belirten Kasım Yılmaz, “Avrupa’da oto sigortalarında ödenen hasarların ortalama %5’ini suistimal hasarlar oluştururken, bu oran ülkemizde ortalama %10 seviyesinde. 2024 yılında trafik ve kasko sigortalarında toplam ödenen hasar tutarı 154 milyar lira olup bunun %10’unu oluşturan 15,4 milyar liralık tutarın suistimal hasar olduğu hesaplanıyor. Suistimallerin maliyeti sadece şirketleri değil, dürüst sigortalıları da etkiliyor. Çünkü artan hasar ödemeleri, poliçe primlerine doğrudan yansıyor” açıklamalarında bulundu.
SUİSTİMALİN ANATOMİSİ: EN YAYGIN YÖNTEMLER
Sigorta dolandırıcılığının genellikle belirli birkaç yöntemle gerçekleştirildiğinin “Sigorta Suistimalleri Bilgi Paylaşım Sistemi (SİSEB)” verilerinden anlaşıldığının altını çizen Kasım Yılmaz, 2024 yılında “SİSEB”e yapılan bildirimlerin ilk 3 türünün toplam bildirimlerin %65’ini oluşturduğuna dikkat çekti. Yılmaz, bu suistimallerin tamamının, doğru ve zaman damgalı görsel kanıtlarla büyük ölçüde tespit edilebildiğini ifade etti.
ARAÇ İÇİ KAMERALARIN ROLÜ: DİJİTAL TANIĞIN GÜCÜ
Araç içi kameraların, trafikte yaşanan her anı kaydederek potansiyel olaylara karşı bizleri koruyan küçük ama etkili cihazlar olduğuna vurgu yapan Kasım Yılmaz, “Bir kaza anında kimin kusurlu olduğunu belirlemek çoğu zaman zorlu bir süreç olabilir. Görgü tanığı bulmak, ifadelerin çelişmesi veya olayın karmaşıklığı gibi durumlar, çözüm sürecini uzatabilir. Ancak araç içi kamera kaydı, olayın tüm detaylarını net bir şekilde sunarak bu belirsizlikleri ortadan kaldırır. Araç içi kameralar artık sadece yol güvenliği için değil, sigorta süreçlerinde de adaleti sağlayan dijital tanıklar olarak önem kazanıyor. Anlık kayıt yetenekleri sayesinde:
• Kazanın yönü, darbe açısı ve süresi tespit edilebilir,
• Olay yerinde başka bir aracın rolü ortaya konabilir,
• Kaza anında aracı kullanan kişi tespit edilebilir,
• Kurgu kaza veya senaryo oluşturma girişimleri boşa çıkarılabilir” şeklinde konuştu.
MOBESE VE KAMU GÖRÜNTÜLERİNİN DESTEĞİ
Türkiye’de yaygın MOBESE altyapısı sayesinde birçok kaza anı ve sonrasına dair bağımsız görüntü sağlanabildiğini kaydeden Kasım Yılmaz, “Şehir merkezlerinde, otoyollarda, sinyalizasyon noktalarında bulunan kameralar:
• Olayın zamanını ve mekânını doğrular,
• Tarafların sürüş yönü ve hızı gibi bilgileri ortaya koyar,
• Suç ve kusur oranının adilce dağıtılmasına imkân tanır.
Bu sistemler, araç içi kameralarla birlikte kullanıldığında, çok yönlü kanıt üretimi sağlayacaktır” ifadelerini kullandı.
‘ŞEFFAF SİGORTACILIĞIN KİLİDİ DİJİTAL GÖRÜNTÜDE’
“Sigorta, belirsizlik karşısında güven arayışıdır” diyen Kasım Yılmaz, “Bu güveni zedeleyen her türlü girişimle mücadele, sektörün en büyük sorumluluğudur. Kamera görüntülerinin kullanımı KVKK kapsamında dikkatle ele alınmalıdır. Ancak suçun aydınlatılması, kamu zararı oluşmasının önlenmesi ve sigorta dolandırıcılığının tespiti gibi durumlar, hukuki istisna teşkil edebilir. Gerçek sigortalıyı korumak, sistemin sürdürülebilirliği için en temel sorumluluktur. Araç içi kameralar, günümüz trafik koşullarında sadece bir aksesuar olmaktan çıkarak, hem güvenliğiniz hem de sigorta süreçleriniz için vazgeçilmez bir yatırım haline gelmiştir. Bir kaza anında haklılığınızı kanıtlamak, sigorta işlemlerini hızlandırmak ve olası mağduriyetlerin önüne geçmek için araç içi kamera edinmeyi ciddi bir şekilde düşünebilirsiniz. Araç içi kameralar, şehir gözetim sistemleri ve yapay zekâ destekli analizlerle donatılan yeni sigortacılık anlayışı artık ‘sadece beyan’ değil, ‘kanıta dayalı güven’ sunmaktadır” diye konuştu.
News
