Swiss Re’nin Araştırması
Swiss Re’nin yeni araştırması, ABD’deki jüri üyelerinin görüşlerinin kesin olarak davacılar lehine değiştiğini doğruladı. Bu durumun, ölçülebilir şekilde kararları etkilediği ve reasürans/sigorta şirketleri için sorumluluk piyasasındaki belirsizliğin boyutunu ve sürekliliğini pekiştirdiği bildiriliyor.
Swiss Re yeni raporunda, “Ücret enflasyonu, tıbbi maliyet eğilimleri ve TÜFE artışı gibi geleneksel ekonomik etkenler, sorumluluk taleplerinin artma hızını artık açıklamıyor” dedi.
Ekonomik Temeller ve Sosyal Enflasyon
Reasürans şirketi, ekonomik temeller ile fiili hasar deneyimleri arasındaki bu artan farkın, büyük ölçüde hukuk sisteminin kötüye kullanılması nedeniyle ortaya çıkan sosyal enflasyon olarak adlandırıldığını açıkladı.
Swiss Re şöyle devam etti: “Hukuk sisteminin kötüye kullanılmasının davranışsal nedenleri hakkında çok şey yazıldı – davacı avukatların taktikleri, jüri tutumlarının değişmesi veya sorumluluk teorilerinin genişlemesi – ancak bu anlatılar büyük ölçüde anekdot niteliğinde kaldı. Yaygın olarak kabul görüyorlar, sık sık tekrarlanıyorlar, ancak nadiren nicel olarak ölçülüyorlar.”
2025 Davranışsal Sosyal Enflasyon Çalışması
Bunu göz önünde bulundurarak Swiss Re, 2025 Davranışsal Sosyal Enflasyon Çalışmasını gerçekleştirdi ve sektörün uzun süredir şüphelendiği hususları rakamlarla ortaya koydu.
Anket, 1.150 ABD’li yetişkine bir dizi rastgele yasal simülasyon sunarak, günümüzün dava sonuçlarını etkileyen davranışsal güçlerin bir değerlendirmesini ortaya koydu.
“Bulgular, jüri üyelerinin duygularının kesin olarak davacılar lehine değiştiğini ve bu değişimin kararları ölçülebilir şekilde etkilediğini doğrulamaktadır. Önemli olan, bu etkinin Fortune 500 şirketleriyle sınırlı olmamasıdır. Ağır yaralanmaların söz konusu olduğu davalarda, jüri üyeleri büyük şirketlere karşı olduğu kadar küçük ve orta ölçekli işletmelere (KOBİ) karşı da yüksek tazminat önerisinde bulunma eğilimindedir” dedi Swiss Re.
Jüri Kararları ve Şirket Büyüklüğü
Bulgular arasında, reasürans şirketi, karar davranışının en güçlü belirleyicisinin şirket büyüklüğü değil, yaralanma ciddiyeti olduğunu belirtti.
Bu arada, büyük şirketlerin biraz daha fazla suçlandığı ve daha yüksek tazminatlar ödediği bildirildi, ancak çoğu durumda farklar mütevazıydı ve istatistiksel olarak anlamlı değildi.
“Bu, sigortacılıkta uzun süredir var olan bir varsayımı sorgulamaktadır: KOBİ’lerin ciddi bedensel yaralanma talepleri konusunda doğası gereği daha düşük risk altında olduğu varsayımı. Bulgularımız, yaralanma ciddi olduğunda jüri üyelerinin KOBİ’leri ve LCR’leri beklenenden daha benzer şekilde değerlendirdiğini göstermektedir,” diye belirtti Swiss Re.
Davranışsal Faktörler
Siyasi görüş, yaş ve gelir gibi faktörlerin yanı sıra, karar verme davranışında da önemli bir farklılık yaratıcı unsurdu.
Swiss Re, “Araştırmamız, şirketleri sorumlu tutma arzusu ve yüksek tazminat taleplerine karşı açık tutumla şekillenen kamuoyunun, genellikle üçüncü taraf dava fon sağlayıcıları tarafından desteklenen davacı avukatları için verimli bir zemin oluşturduğunu gösteriyor” dedi.
Haksız Fiil Reformları ve Sigorta Piyasası
Reasürör şöyle devam etti: “Hedefe yönelik haksız fiil reformları, tarihsel olarak sistemin dengesini yeniden sağlamaya yardımcı olmuştur. Şu anda Florida, Georgia ve Louisiana gibi eyaletlerde, yasama organlarının tazminatları sınırlandırmak, avukatlık ücretlerini kısıtlamak ve dava finansmanında şeffaflık sağlamak için reformlar getirdiği erken bir ivme görüyoruz.”
Ancak, sistemik maliyetleri azaltmak ve tüketiciler ve işletmeler için sigortanın uygun fiyatlı olmasını sağlamak için daha geniş kapsamlı ve koordineli çabalar gereklidir.
“Halkın dava eğilimleri konusunda farkındalığını artırmak hiç bu kadar önemli olmamıştı. Sigorta ve reasürans şirketleri için, araştırmamız ABD sorumluluk sigortası piyasasındaki belirsizliğin boyutunu ve sürekliliğini ortaya koyuyor.”
P&C Reinsurance US CEO’su Monica Ningen’ın Görüşleri
Swiss Re’nin P&C Reinsurance US CEO’su Monica Ningen, “Sivil adalet sistemi üzerinde artan bir baskı görüyoruz. Daha fazla dava açılıyor ve bu davalarda verilen tazminatlar genellikle gerçek zararı aşıyor. Jüri kararları, kanıtlara değil duygulara dayalı olarak on milyonlarca dolarlık tazminatlar vermeye başladı. Bu eğilim sadece büyük şirketlerle sınırlı değil. Küçük ve orta ölçekli işletmeler de ciddi yaralanmalar söz konusu olduğunda benzer sonuçlarla karşı karşıya kalıyor.
Bu artan sorumluluk maliyetleri mahkeme salonunda kalmıyor. Sigorta primlerinin yükselmesine, sigorta kapsamının azalmasına ve günlük mal ve hizmetlerin maliyetlerinin artmasına neden oluyor. Üçüncü taraf dava finansmanının artan rolü, genellikle davaları uzatarak ve tazminat miktarlarını şişirerek ek bir baskı unsuru oluşturuyor.
“Bu maliyetlerin büyüklüğü göz önüne alındığında, işletmeler bu baskıları değer zinciri boyunca aktarmak zorundadır ve nihayetinde bu baskının etkisini tüketiciler üstlenir. Sigorta şirketleri olarak, sigorta poliçeleri düzenleme disiplinini sürdürüyoruz, ancak gerçek ilerleme için daha kapsamlı reformlar gereklidir. Daha fazla şeffaflık, dengeli hasar sınırları ve daha tutarlı yargılama uygulamaları, sistemin adalet ve öngörülebilirliğini yeniden tesis etmeye yardımcı olabilir.”
News
