Küresel Ticaret Anketi, ihracatçıların risk stratejilerini nasıl yeniden değerlendirdiğini ortaya koyuyor. Detaylar için okumaya devam edin.
Allianz 2025 Ticaret Küresel Anketi‘ne göre, ihracatçılar artan ticaret politikası öngörülemezliğine yanıt olarak operasyonlarını düzenliyor ve risk stratejilerini yeniden değerlendiriyor. Dokuz büyük ekonomiden 4,500 şirketin yanıtlarına dayanan anket bulguları, sigortacının 2026’ya kadar küresel ticari başarısızlıklarda devam eden artışları öngören Küresel İflas Raporu’nun ardından yayınlandı.
Bazı piyasa katılımcıları tarafından “Kurtuluş Günü” olarak adlandırılan 2 Nisan’da açıklanan ABD gümrük vergisi değişiklikleri çerçevesinde gerçekleştirilen anket, ihracat iyimserliğinin önemli ölçüde azaldığını gösterdi. Tarife duyurusu öncesinde %80 olan olumlu hava, sonrasında %40’a düştü. Ankete katılanların yüzde kırk beşi, büyük ölçüde tarife maliyetleri ve kur dalgalanmaları nedeniyle ihracat cirosunun düşmesini bekliyor.
CEO Aylin Somersan Coqui (resimde) Allianz Trade’in verilerinin işletmelerin son yıllarda içinde bulunduğu durumu yansıttığını söyledi: küresel ticarette süregelen parçalanma ve stratejilerin yeniden yapılandırılması ihtiyacı. “Şirketler yerinde saymıyor. 2020’den bu yana art arda gelen şokları atlattıktan sonra, bir kez daha uyum sağlıyor, ortaklarını çeşitlendiriyor, lojistiği yeniden yapılandırıyor ve değer zinciri boyunca risk paylaşımını yerleştiriyorlar. Günümüzün ticaret ortamında başarı, giderek artan bir şekilde uyum yeteneğine bağlı hale geliyor.”
Anket, Çin ve Singapur‘daki ihracatçıların nasıl artan bir baskıyla karşı karşıya olduğunu vurguladı. Çinli katılımcıların %82’si ve Singapurlu katılımcıların %55’i uluslararası satışların azalacağını öngörüyor. Her iki ülkedeki şirketlerin neredeyse tamamı, ABD’nin politika hamlelerine maruz kalma riskini azaltmak için yeni pazarlara yöneliyor.
Birçok ABD’li işletme de sevkiyatları öne çekerek karşılık verdi ve %86’sı gümrük vergisi sürelerini aşmak için yılın başlarında ithalatı hızlandırdığını bildirdi. Bu davranışın, geçici tarife duraklamalarının sona ermesiyle yaz boyunca devam etmesi muhtemeldir. Maliyet artışlarını absorbe etmek yerine, ABD firmalarının yarısından fazlası ihracat fiyatlarını artırmayı planladığını bildirdi. Ayrıca, birçok şirket nakliye rotalarını değiştiriyor ve lojistik sorumluluklarını tedarikçilere devrediyor. ABD’li firmaların %62’si navlun ve yakıt fiyatlarındaki son düşüşlerden faydalanarak alternatif nakliye yolları kullandıklarını belirtmiştir.
Döviz dalgalanmalarıyla ilgili risk paylaşım maddeleri daha yaygın bir şekilde benimseniyor ve işletmelerin %59’u artık bu şartları tedarikçi ve müşteri sözleşmelerine entegre ediyor. Sınır ötesi ticaret dinamikleri de değişiyor. ABD’li şirketler Çin’e ihracat planlarını küçültürken, Çinli firmalar da Kuzey Amerika’ya odaklanmayı önemli ölçüde azalttı. Firmalar üretim ve dağıtım için giderek daha fazla Latin Amerika ve Batı Avrupa’ya yöneliyor ve bu da bazı analistlerin “friendshoring” olarak adlandırdığı duruma uyuyor.
Allianz Trade’de Asya-Pasifik kıdemli ekonomisti olan Françoise Huang, tarifelerin bir miktar gevşemiş olmasına rağmen, 2020 öncesi seviyelerin oldukça üzerinde kalmaya devam ettiğini söyledi. Huang, “Yeni ticaret anlaşması ABD’nin Çin’e uyguladığı ortalama ithalat tarifesi oranını %103’ten %39’a düşürse de, bu oran ikinci Trump yönetiminden önce uygulanan %13’lük orandan çok daha yüksek olmaya devam ediyor,” dedi.
Daha uzun ödeme süreleri ve artan ödememe endişeleri de son ticari gelişmelerin bir başka yan ürünü. İhracatçıların dörtte biri ödeme sürelerinin bir haftadan fazla uzamasını beklerken, %48’i özellikle ABD, İngiltere ve İtalya gibi pazarlarda ödeme yapılmama riskinin arttığını bildiriyor. Katılımcıların sadece %11’i 30 gün içinde ödeme alırken, yaklaşık %70’i 30 ila 70 gün aralığında ödeme alıyor. En uzun gecikmeleri büyük firmalar yaşıyor ve bazıları ticari ortaklarına gayri resmi kredi açıyor.
Allianz Trade’in ekonomik araştırma müdürü Ana Boata, bu ödeme zorluklarının likidite yükünde bir değişime işaret ettiğini söyledi. Boata, “İhracatçılar daha uzun ödeme döngüleri ve artan iflas riskleriyle karşı karşıya kaldıkça, maliyetleri aktarma, yeni pazarlardan kaynak sağlama ve hatta tüm uluslararası ayak izlerini yeniden gözden geçirme baskısı altındalar” dedi. Allianz Trade, Küresel İflas Raporu’nda 2025 yılında ticari iflaslarda küresel çapta %6’lık bir artış olacağını ve bunu 2026 yılında %3’lük bir artışın izleyeceğini öngörüyor. Bu, faiz oranlarının sürekli baskısı, zayıf talep ve pandemi dönemi destek mekanizmalarının kademeli olarak geri çekilmesi nedeniyle beş yıl üst üste artış anlamına gelecektir.
Somersan Coqui, yenilenebilir enerji, teknoloji ve lojistik gibi yoğun sermaye ihtiyacı olan sektörlerin kısıtlı finansman koşulları nedeniyle özellikle kırılgan olduğunu belirtti. Asya-Pasifik iflas rakamları birçok piyasada devam eden stresi yansıtmaktadır. 2024 yılında Singapur, Avustralya ve Yeni Zelanda iflaslardaki en keskin artışlardan bazılarını yaşamıştır. 2025’te bir miktar yumuşama beklenirken, Tayvan ve Hong Kong gibi pazarlarda baskının devam edeceği tahmin edilmektedir. Özellikle Çin’in, kısmen inşaat ve ihracata bağlı sektörlerde devam eden sorunlar nedeniyle 2025’te %7, 2026’da ise %10’luk bir artışla karşı karşıya kalması bekleniyor.
Yorum Yap