TSB Genel Sekreteri Obalı, sigorta primlerinin yüzde 20’sinin bankasürans aracılığıyla yapıldığını açıkladı.
Sayfa İçerikleri
ToggleYüzde 20 bankasürans tarafından geldi
Obalı, bankasüransı “bankaların geniş müşteri ağına sigortayı taşıyabilmek için çok önemli bir paydaşlık” olarak gördüklerini kaydederek, “Özellikle iki tane finans kesiminin önemli oyuncusunun Türkiye’deki sigorta penetrasyonunu ve farkındalığını artırmak üzerine kurduğu işbirliğinin gelişerek bu noktalara geldiğini görüyoruz.” diye konuştu. Özgür Obalı, zirvede genel olarak “dijitalleşme ve yapay zekanın bankasürans tarafında müşteri odaklı hizmet anlayışı açısından nasıl geliştiğinin” ele alındığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Buradaki temel amacımız sigorta pastasının bankasürans tarafını geliştirmek değil, bankasürans aracılığıyla bu pastayı daha da büyütmek. Türkiye sigorta sektörü geçen yıl aşağı yukarı 25 milyar dolar prim üretimi gerçekleştirdi. Bunun yüzde 20’si bankasürans aracılığıyla, yüzde 80’i ise konvansiyonel acente ve diğer dağıtım kanalları vasıtasıyla gerçekleşti. Özellikle hayat emeklilik tarafındaki bankasüransın etkisi kredi bağlantılı sigortalarla beraber çok önemli ve değerli. Hayat dışı tarafta da özellikle mal sigortalarında da gelişim çok önemli. Önümüzde uzun yol var ve bu yolculukta taşları doğru koyarak ilerleme hedefindeyiz.”
Hedef bankaların payını yüzde 40’a çıkarmak
TSB Genel Sekreteri Obalı, sigorta sektörünün 2024’te yaklaşık 870 milyar lira civarında prim büyüklüğüne ulaştığını yineleyerek, şu bilgileri verdi: “Bunun 170 milyar lirası bankacılık sektörü üzerinden oluşmakta. Dolar bazında zikretmemiz gerekirse sigorta sektörü 2024’ü 25 milyar dolar civarında bir prim büyüklüğüyle kapattı. Bunun aşağı yukarı 5 milyar doları bankasürans aracılığıyla gerçekleşti. 2024 yılında kredi maliyetlerinin yükselmesiyle ilgili kredi bağlantılı sigortalar tarafının hayat sigortaları üzerinde kurduğu baskıya rağmen. Dolayısıyla kredilerin daha bol ve zengin olduğu dönemlerde bunun çok daha ileri rakamlara taşınacağına inanıyoruz.”
Obalı, bugünkü önemli başlıklardan birisinin de “kredi bağlantılı sigortalar dışında da bankasüransı aktif ve dinamik bir dağıtım kanalı olarak kullanmak” olduğunu kaydederek, sözlerini şöyle tamamladı: “2030 hedefimiz sigortacılığın büyüklüğünü iki katına çıkarmak. Şu anda Türkiye muadil ülkelerinin maalesef altında bir sigorta büyüklüğüne sahip. Türkiye dünyanın 17. büyük ekonomisi iken sigorta liginde maalesef bu sıralaması 37’de. GSYH’ye oranla sigorta prim büyüklüğü de yüzde 2,5 mertebesinde ki bu rekor düzeyde şu anda. Bunu iki katına çıkaracak şekilde bir hedefimiz var 2030’da. Yani 50 milyar doların üzerine taşıma hedefindeyiz sigorta prim büyüklüğünü. Bankasüranstan gelmesini beklediğimiz rakam bugünkü yüzde 20 payın yüzde 40’lara ulaşması. Bu oranı klasik banka şubesi kanalı olarak lütfen düşünmeyin, mobil ve dijital uygulamalar ciddi anlamda burada önemli yer almaya başladı.”
Kaynak: https://tclira.com/sigortada-her-bes-liradan-biri-bankalardan-geldi/
Ne güzel anlatmışsınız bankasüransı, öyle bir anlatım ki, sanırsın sektörü bankalar omuzlamış, biz acenteler de sektörü seyre dalmışız. Ama insan merak ediyor, hani şu %80’lik kısmı üreten acenteler nerede? Yoksa görünmezlik pelerini mi giydik biz? Malum, sigortacılık deyince aklımıza sadece dijitalleşme, algoritma, yapay zekâ gelmiyor; sahada ter döken, müşterinin gözünün içine bakarak poliçeyi anlatan, risk danışmanlığı yapan binlerce acente de geliyor. Yani sigortacılık sadece tıklamakla değil, dokunmakla da olur. Bu noktada küçük bir adaletsizlikten de bahsetmeden geçmeyelim: Aynı sigorta şirketleri, acentelere protokol dayatırken kota, fiyat baskısı, üretim zorunluluğu gibi kısıtlamaları rahatça uygularken, bankalara bu kurallar birden yok oluyor. Onlara kota yok, fiyat baskısı yok, bol teminat, düşük fiyat… Adeta ballı börek! Üstüne bir de banka kredisi verirken, tüketiciye açık açık “bizden sigorta yaptırmazsan kredi de yok” deniyor. Tüketici Kanunu mu? Hadi canım sen de! Vatandaş da biliyor hakkı var ama konuşursa kredisi iptal olur diye susuyor. Yani hem yasa çiğneniyor hem sigorta satılıyor. Kendi yağında kavrulmak değil, başkasının zeytinyağında nar gibi kızarmak gibi bir durum bu! Elbette bankasürans da önemli bir kanal. Ama sigorta pastasını büyütme derken, pastayı sadece bir dilime göre şekillendirmek biraz garip olmuyor mu? Sonuçta bir milletin sigorta okuryazarlığını artıranların çoğu banka gişeleri değil, mahalle köşesindeki acentelerdir. Belki bir sonraki yazınızda, bu sektörün %80’lik yükünü omuzlayan acentelere de iki satır ayırırsınız. Biz hâlâ buradayız. Ne dijitalden kaçtık, ne gelişmeden. Ama bizde bir fark var: Biz, müşterinin sesini duyup, ona göre çözüm üretiyoruz. Hatta kahve bile ikram ediyoruz 😊Saygılar ve bol teminatlı günler dileriz.
Bu yazı için teşekkürler! Bankasüransın halk arasında yeterince bilindiğini düşünüyor musunuz? Bence bu konuda daha fazla eğitime ihtiyacımız var. Ayrıca, bankaların artan rolü sigorta primlerinin yükselmesine neden olabilir mi?
bankasüransın takdir edilmesi gereken yanlarını güzelce açmışsınız. Ancak, bu yüzde 20’lik oranı daha fazlasının gelebilmesi için ne gibi stratejiler geliştirmeyi planlıyorsunuz? Ayrıca, mobil ve dijital kanalların bu konudaki rolü hakkında daha fazla bilgi verebilir misiniz?
Bu yazı için teşekkürler! Ancak, bankasüransın büyümesi yanı sıra geleneksel acentelerin yerinin ne olacağını merak ediyorum. Onlar tamamen yok mu olacak? Yani, banka dışında bir sigorta satın almak isteyecek olan insanlar ne olacak? Bu konuda bir şeyler düşünmek lazım bence.